Hiç şüphesiz ki içinde bulunduğumuz çağın en önemli değeri bilgi. Bizden önceki kuşaklara göre oldukça avantajlı olduğumuz bir konu var. O da bilginin ulaşılabilirliği. Bugün aklınıza gelen herhangi bir konuda arama motoruna bir şeyler yazıyorsunuz ve karşınıza binlerce sonuç çıkıyor. Bu anne-babalarımız, dedelerimiz ya da onların aileleri için hayal bile edilemeyecek bir durumdu. Onların başvuracakları yer genellikle kitaplar olurdu. Uzunca uğraşlar ve geçen saatler sonunda aradıkları bilgiye ulaşırlarsa kendilerini şanslı sayarlardı.Peki şimdi saniyeler içinde bilgiye ulaşma şansımız varken neden o koca koca, kalın kalın kitapları okuyalım? Neden vaktimizi buna harcayalım?
Bir konu hakkında çalıştığınızı, araştırma yaptığınızı varsayalım. Örneğin; bu konu Sanayi Devrimi olsun. İnternette yaptığınız ufak bir gezinme sonucu bilgilere ulaştınız, pdf formatında kitaplar indirdiniz. Hatta şanslıysanız konuyla ilgili yazılmış makaleler, yapılmış çalışmalar buldunuz. Üstün körü okudunuz ama pek bir şey kalmadı aklınızda. Tekrar bir göz attınız ama zihninizde bir bütünlük oluşmadı. Bu durumu mutlaka yaşamışsınızdır. Eğer bir konu hakkında derinlik kazanmak ve o konuyla ilgili bağlantılar kurmak istiyorsanız mutlaka ama mutlaka kitap okumalısınız. Bir kitap sadece yazarının fikirlerini barındırmaz. O kitabın yazılış sürecinde yapılan bütün araştırmalardan, konuyla ilgili daha önce yapılan çalışmaların alıntılarından oluşur. Yani öğrenmek istediğiniz konuyla ilgili size bir tarihsel süreç verir. "Daha önce nasıldı?", "Şimdi nasıl?" , "Gelecekte nasıl olacak?" sorularına cevaplar verir. Okuyucuya perspektif kazandırır.
Mühendis serisinin üçüncü bölümünüde böylelikle bitirmiş olduk. Umarım faydalı bir yazı olmuştur sizin için. Görüşlerinizi ve önerilerinizi benimle paylaşırsanız çok mutlu olurum. Sonraki yazıda görüşmek üzere.
Bilimle kalın.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder